Neden Dalıyoruz.?
- Burhan Sürensoy
- 27 Mar
- 2 dakikada okunur
Neden mi dalıyoruz.? Seviyoruz da ondan. Tabi bu sorunun cevabı bu kadar kısa olamaz ve olmamalı da bence. Biz dalgıçlar olarak hepimizin kendine göre cevapları var aslında. Ben sizlerle kendime ait sebepleri paylaşacağım bu yazıda. Aslında liste uzun benden yana. Ama biraz özet geçebilirim sanırım. Öncelikle seviyorum kısmı tüm dalgıçlar için geçerli olduğu gibi benim içinde geçerli tabii. Fakat benim için sevmek dışında en geçerli sebep bana hissettirdiği özgürlük olsa gerek. Beni tanıyanlar bilirler. Hep verdiğim bir örnek var. Hatta bu örnek bana sitenin adında da ilham oldu. Bu uçma ve özgürlük hissini yaşayabileceğiniz sualtı dışındaki tek lokasyonda uzay. Hepinizin bildiği gibi uzayda bu hisleri yaşamak ister iseniz bunun size maliyeti oldukça yüksek. Peki bu özgürlük nasıl yaşanıyor hadi biraz ona bakalım. Her şeyden önce sualtı izole bir ortam olduğundan bazı durumlar dışında duyabileceğiniz yegâne ses sizin nefesinizin sesi. Yani şehir gürültüsü ve diğer yapay tüm sesler size uzak olacak. (İleriki yazılarımızda sesin sualtında nasıl davrandığından bahsetsem iyi olur sanırım) Bunun dışında uzay bildiğiniz üzere yerçekimi olmayan bir yer. İnsanda uçma hissi yaratıyor. Aynı şekilde sualtında da eğer mükemmel yüzerliğe sahipseniz ki olmanız gerekli (Mükemmel yüzerlik nedir ve nasıl öğrenilir konusuna daha sonra ki yazılarda değineceğiz.) işte sualtında aynı uzay gibi yerçekimsiz bir ortam haline dönüşüyor biz dalgıçlar için. Altınızda dibe doğru giden 10-20 metrelik bir derinlik varken siz daha sığ bir derinlikte iseniz işte o zaman anlıyorsunuz uçmanının nasıl bir şey olduğunu.
Bir diğer bir sebebe gelince. Bu sebepte benim için önemli bir nokta aslında. Kazanılan dostluklar ve arkadaşlıklar. Bu sebep için bir eğitim alma zorunluluğu yok aslında. Beraber yapılan dalışlar, beraber paylaşılan zamanlar bunun için yeterli. Zaten dalış minimum iki kişi ile yapılan bir aktivite değil mi.? Benden yana dalış bana gerçekten çok dost kazandırdı.
Bazen sizlerinde şehrin gürültü ve karmaşasından uzaklaşmak için sebep aradığınız oluyordur sanırım. Kısacık bir zaman dilimi olsa bile. Ben hatırlarımda dalışa ilk başladığım zamanlarda Cuma akşamından otobüse biner ve eşim ile birlikte minimum 8 saat yol giderdik. Tabi yol sonrası günlerden Cumartesi olur ve kahvaltı sonrası kendimizi dalış teknesine atardık. 2 gün süren dalışlar sonrası Pazar günü tekrar dönüş yoluna koyulurduk. Ve tatbikî Pazartesi günü şehir hayatı ve iş. Ama inanın o 2 gün boyunca yapılan dalışlar ve paylaşılan anlar tüm bu yorgunluğa değiyordu desem yalan söylemiş olmam diye düşünüyorum.
Aslında yazacak daha çok şey var ama hem yazı çok uzun olacak hem de bazı kısımlar gizemli kalsın. Sizler dalışa başladığınız zaman kendiniz keşfedersiniz.
Dalışa başlamış olanlara bol dalışla günler, başlamamış olanlara da en kısa sürede özgürlüğün tadına varmalarını dilerim.
Burhan SÜRENSOY


Yorumlar